YUMUŞACIK BİR POĞAÇA
Selam, hemen yeni yapmış olduğum ve ev halkı tarafından çok beğenilen poğaça tarifini vermek istiyorum sizlere. Dışarıdan alırız hani böyle yumuşacıktır aynen öyle bir lezzet. Yapması da oldukça kolay emin olun ve bence mutlaka deneyin derim.
MALZEMELER
1 su bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
2 paket kuru (instant) maya
3 bardak un
1 yumurta sarısı (üzeri için)
İÇ MALZEMESİ (İsteğe bağlı; lor peynir ve maydanoz yada kaşar peyniri, sosis yada sade yapabilirsiniz).
HAMURLARIN ARASINA SÜRMEK İÇİN
2-3 yemek kaşığı oda sıcaklığında tereyağ
YAPILIŞI : Elediğim un, tuz, şeker ve kuru mayayı bir kaba alıp onları iyice karıştırdıktan sonra ortasın havuz açarak 1 bardak ılık sütü ve sıvı yağı ilave ederek yoğurmaya başladım ve yaklaşık 4-5 dk yoğurdum. Elinize yapışmayan yumuşak bir hamur olacak. Öyle pek de pürüzsüz bir hamur değil yalnız. Gözenekli şekilde olan bir hamur. Sonra bu hamuru yarım saat dinlenmeye bıraktım. Daha sonra hamuru iki eşit parçaya böldüm. Sonrada her bir parçayı 8 eşit parçaya bölerek beze yaptım. Sonrada bu bezeleri tabak büyüklüğünde açıp üstüne yağı sürdüm ve 8 parça için bu işlem devam ettirdim. En son üst üste koyduğum bu hamurları önce bir merdane sonrada oklava ile iyice büyüterek açtım. Elimizde yufka büyüklüğünde bir hamur oldu. Sonra da bunu tıpkı sigara böreği yaparken yaptığımız gibi büyük üçgenler şeklinde kesip sonrada bazılarına kaşar peyniri, bazılarına lor peyniri ve maydanoz karışımını, bazılarını ise sade olarak sardım ve üzerine yumurta sarısını sürerek 150 derece fırında 15 dk pişirdim. Benimkiler çok beğendi, bakalım sizin sevdikleriniz ne diyecek. Afiyet olsun!
EMZİRME DÖNEMİNDE ZONA
10 Mayıs 2014 Cumartesi
Geldi mi hep üst üste geliyor değil mi? Hepimiz çoğu zaman yaşamışızdır böyle durumları. Bebeğim 4 aylık olmuş, kalça gelişim geriliği teşhisi konulmuştu. Pavlik bandajı denilen o sıkıcı bandajı takmak zorundaydı. Ben ise çok üzülmüştüm ve zona oldum. Evet belki de bir çok kişinin duymadığı bir rahatsızlık bu. Daha önce duymuştum fakat insan kendi başına gelmeyince çok da ilgilenmiyor doğrusu. İsterseniz öncelikle bu hastalık hakkında bilgi vereyim;
ZONA : Daha önce su çiçeği geçirmiş olan bireylerin vücudunda var olan su çiçeği virüsü. Sinir köklerine yerleşmiş olan bu virüs yorgunluk, stres, travma gibi olaylar sonucu bağışıklık sisteminin düştüğü zamanlarda ortaya çıkan bir rahatsızlık. Kaşıntı ve kızarıklıklar meydana geliyor insanın vücudunda. Aynı zamanda çok şiddetli ağrı ve halsizlik tabi ki. Bu kızarıklıklar su toplamış gibi oluyor ve genelde vücudun bir tarafında oluyormuş. Benim sol tarafta belimde ve karnımda olmuştu. Günde yaklaşık 5 defa krem sürdüm. Ortalama bir hafta sonra biraz daha azaldı kızarıklıklar ve başka bir krem kullanmaya başladım. Kafamın içinde bile çıkmıştı. Daha sonra bu yaralar kuruyor ve pul pul kepek gibi dökülmeye başlıyor.
Ben ilk başlarda sadece bir alerji diye düşünmüştüm. Hatta evde antihistaminik vardı onu kullanmıştım ve hatta yaraların üzerine de evde olan bir ampul ilaçdan sürmüştüm. (alerjim olduğu için KBB doktoru emzirme döneminde kullanabileceğim bir antihistaminik vermişti bana) Fakat birkaç gün geçmeyince doktora gittim ve bana zona teşhisi koyuldu. Bir anda şok olmuştum. Günlerdir sırtımda olan ağrıların varlığını bebek emzirmeye yada üşütmeye bağlıyordum oysa ben. Fakat inanılmaz olan bu sırt ağrıları, halsizlik bu hastalıktan kaynaklı imiş. Aynı zamanda bulaşıcı bir hastalık. Su çiçeği geçirmeyen birisine bulaşırsa özellikle yetişkinlerde ve 1 yaş altında aşı olmayanlarda ağır geçiriyormuş hasta. Kızım ve eşim aşı olduğu için onlar korunuyormuş. Fakat bebek daha 4 aylık olduğu için ona bulaşır ise çok ağır geçirebilir dedi doktorlar. Ben kendi hastalığıma mı üzüleyim yoksa bebeğimin o bandajlı halinde iken ondan ayrı kalıp emzirmeyi bırakmak zorunda oluşuma mı? bilemiyordum.
Doktorum vitamin verdi ve ağrılarımın çok şiddetli olabileceğini ve olduğu takdirde emziren anneler için kullanılabilecek olan ağrı kesicilerden kullanmamı önerdi. Kaşınan yerler içinde bir krem verdi. İlaçları almış ve büyük üzüntüler içinde eşim ve bebeğimle birlikte eve gelmiştik.
Kafamız o kadar karışmıştı ki. Ne yapacağımızı bir türlü bilemiyorduk. Önce biraz şaşkınlığı üstümüzden atmamız gerekti. Bizim için önemli olan evet ben hastaydım ama bebek ne olacak emzirmeye devam etmeli miyim? yoksa bırakmalı mıyım?. Daha sonra biraz kendimize gelip doktor arkadaşlarımızı aramaya başladık. Öncelikle daha çalıştığım hastanede iki tane Çocuk Doktoru vardı onları aradım. Sonra eski çalıştığım yerdeki doktor arkadaşımı aradım ve ondan sormasını rica ettim. Toplam 4 tane Çocuk Doktoru ile görüştüm. Bana emzirmeye devam edebileceğimi söylediler. Ben zaten daha önce geçirdiğim için bebeğimin de bağışıklık kazanmış olduğunu, bebeğin emdiği sürece anne sütünün onu koruyacağını söylediler. Sadece vücudumdaki yaralara değmemesini söylediler.
Aynı anda 4 kişiden aynı cevapları alınca bende emzirmeyi bırakmadım ve devam ettim. Yaralarıma eldiven giyerek krem sürdüm. Çok kaşınmasına rağmen kaşımamak için çaba gösterdim. Vitaminimi kullandım ve ağrı kesici almamaya çalıştım. Bol bol ellerimi yıkıyor sonra bebeğimi emziriyordum. Elbette bütün bunların yanında moralimi yüksek tutmaya çalıştım. Elimden geldiğince kendi kendime bütün bunların geçeceğini ve bebeğime hiçbir şey olmayacağını, iyileşeceğimi söyleyerek motive etmeye çalışıyordum. Eşim ve kızıma da sonsuz teşekkür ediyorum bana ve bebeğimize göstermiş oldukları ilgi, alaka ve biraz daha fazla sevgi dolu oldukları için. Şükürler olsun ki 1.5 ay oldu ve ben iyileştim. Bebeğimi emzirmeye devam ettim ve ona da hiçbir şey olmadı.
Ben o dönemlerde çok araştırmış fakat internetten bu konu hakkında emzirme dönemi ile ilgili bir bilgi alamamıştım. Umarım başına gelenler için yardımcı olmuşumdur. Şimdiden geçmiş olsun dileklerimle.
ZONA : Daha önce su çiçeği geçirmiş olan bireylerin vücudunda var olan su çiçeği virüsü. Sinir köklerine yerleşmiş olan bu virüs yorgunluk, stres, travma gibi olaylar sonucu bağışıklık sisteminin düştüğü zamanlarda ortaya çıkan bir rahatsızlık. Kaşıntı ve kızarıklıklar meydana geliyor insanın vücudunda. Aynı zamanda çok şiddetli ağrı ve halsizlik tabi ki. Bu kızarıklıklar su toplamış gibi oluyor ve genelde vücudun bir tarafında oluyormuş. Benim sol tarafta belimde ve karnımda olmuştu. Günde yaklaşık 5 defa krem sürdüm. Ortalama bir hafta sonra biraz daha azaldı kızarıklıklar ve başka bir krem kullanmaya başladım. Kafamın içinde bile çıkmıştı. Daha sonra bu yaralar kuruyor ve pul pul kepek gibi dökülmeye başlıyor.
Ben ilk başlarda sadece bir alerji diye düşünmüştüm. Hatta evde antihistaminik vardı onu kullanmıştım ve hatta yaraların üzerine de evde olan bir ampul ilaçdan sürmüştüm. (alerjim olduğu için KBB doktoru emzirme döneminde kullanabileceğim bir antihistaminik vermişti bana) Fakat birkaç gün geçmeyince doktora gittim ve bana zona teşhisi koyuldu. Bir anda şok olmuştum. Günlerdir sırtımda olan ağrıların varlığını bebek emzirmeye yada üşütmeye bağlıyordum oysa ben. Fakat inanılmaz olan bu sırt ağrıları, halsizlik bu hastalıktan kaynaklı imiş. Aynı zamanda bulaşıcı bir hastalık. Su çiçeği geçirmeyen birisine bulaşırsa özellikle yetişkinlerde ve 1 yaş altında aşı olmayanlarda ağır geçiriyormuş hasta. Kızım ve eşim aşı olduğu için onlar korunuyormuş. Fakat bebek daha 4 aylık olduğu için ona bulaşır ise çok ağır geçirebilir dedi doktorlar. Ben kendi hastalığıma mı üzüleyim yoksa bebeğimin o bandajlı halinde iken ondan ayrı kalıp emzirmeyi bırakmak zorunda oluşuma mı? bilemiyordum.
Doktorum vitamin verdi ve ağrılarımın çok şiddetli olabileceğini ve olduğu takdirde emziren anneler için kullanılabilecek olan ağrı kesicilerden kullanmamı önerdi. Kaşınan yerler içinde bir krem verdi. İlaçları almış ve büyük üzüntüler içinde eşim ve bebeğimle birlikte eve gelmiştik.
Kafamız o kadar karışmıştı ki. Ne yapacağımızı bir türlü bilemiyorduk. Önce biraz şaşkınlığı üstümüzden atmamız gerekti. Bizim için önemli olan evet ben hastaydım ama bebek ne olacak emzirmeye devam etmeli miyim? yoksa bırakmalı mıyım?. Daha sonra biraz kendimize gelip doktor arkadaşlarımızı aramaya başladık. Öncelikle daha çalıştığım hastanede iki tane Çocuk Doktoru vardı onları aradım. Sonra eski çalıştığım yerdeki doktor arkadaşımı aradım ve ondan sormasını rica ettim. Toplam 4 tane Çocuk Doktoru ile görüştüm. Bana emzirmeye devam edebileceğimi söylediler. Ben zaten daha önce geçirdiğim için bebeğimin de bağışıklık kazanmış olduğunu, bebeğin emdiği sürece anne sütünün onu koruyacağını söylediler. Sadece vücudumdaki yaralara değmemesini söylediler.
Aynı anda 4 kişiden aynı cevapları alınca bende emzirmeyi bırakmadım ve devam ettim. Yaralarıma eldiven giyerek krem sürdüm. Çok kaşınmasına rağmen kaşımamak için çaba gösterdim. Vitaminimi kullandım ve ağrı kesici almamaya çalıştım. Bol bol ellerimi yıkıyor sonra bebeğimi emziriyordum. Elbette bütün bunların yanında moralimi yüksek tutmaya çalıştım. Elimden geldiğince kendi kendime bütün bunların geçeceğini ve bebeğime hiçbir şey olmayacağını, iyileşeceğimi söyleyerek motive etmeye çalışıyordum. Eşim ve kızıma da sonsuz teşekkür ediyorum bana ve bebeğimize göstermiş oldukları ilgi, alaka ve biraz daha fazla sevgi dolu oldukları için. Şükürler olsun ki 1.5 ay oldu ve ben iyileştim. Bebeğimi emzirmeye devam ettim ve ona da hiçbir şey olmadı.
Ben o dönemlerde çok araştırmış fakat internetten bu konu hakkında emzirme dönemi ile ilgili bir bilgi alamamıştım. Umarım başına gelenler için yardımcı olmuşumdur. Şimdiden geçmiş olsun dileklerimle.
BİBERLİ EKMEK
5 Mayıs 2014 Pazartesi
Bir akşam evde saat epeyce geç olmuş eşim acıktım ben hadi bir biberli ekmek yap hatun diyerek geldi yanıma. Saate baktım 22:30 civarı, yapayım ama geç olur dedim. Hafta sonu olduğu için zaten normalde de geç yattığımız için tamam dedi.
Genelde hamur mayalamak bilen için çok kolay, bilmeyen insan için ise çok zordur. Evde herkes çok beğendi ve çok pratik bir tarif. Bu yüzden ben de sizlerle paylaşmak istedim.
Bazıları ne var pastaneden alıveririz diye düşünebilir bu tür şeyleri. Ama evde yapmak gibisi yok inanın. Hem insanı rahatlatıyor o hamuru yoğurmak, ortaya güzel bir şeyler çıkması. Herkes tarafından beğenilmesi ise zaten tarif edilemez bir duygu. Üstelik çok daha sağlıklı, bence kalori değerleri de daha düşük oluyor evde yapılanların çünkü yağını ayarlayabiliyorsunuz, miktarlar sizin elinizde. Evet artık verelim tarifimizi ;
MALZEMELER (Hamur için)
1,5 su bardağı süt
Yarım su bardağı ayçiçek yağı
2 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1.5 yemek kaşığı kuru maya
3.5 bardak un
ÜZERİ İÇİN
1 soğan
1 yemek kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı susam
1 tatlı kaşığı çörek otu
2 yemek kaşığı ayçiçek yağı
YAPILIŞI : Sütümüzü ılıtıp içine mayamızı ve şekerimizi ilave ediyoruz. Onları biraz mayalanması için bekletiyoruz. Daha sonra diğer malzemeler ile birlikte karıştıralım. Unu eleyerek koymakta her zaman fayda vardır unutmayın. Hamurumuzu güzelce karıştırıp yoğurmaya başlıyoruz. İyice yoğurmamız lazım ki her taraf mayalansın. Biraz ele yapışır tarzda yumuşak bir hamur olması lazım. Sonra ben yoğurduğum kabın üstüne bir poşet geçirip üstünüde havlu ile kapatıyorum ve yaklaşık 40-50 dk kadar bekletiyorum. Ve çok güzel mayalanmış bir hamurunuz oluyor. Sonra bizimkiler biraz daha kalın ve yumuşak sevdikleri için avuç içi kadar büyüklükte hamurlar alıyorum ve çok fazla hamur ile oynamadan hemen yuvarlak bir şekil veriyorum. İçine yağlı kağıt koyduğum tepsime diziyorum. Ortalama 5 tane sığıyor benim tepsime toplam 10 tane oluyor. Sonra üstüne hazırladığım soğanlı ve salçalı malzemeden sürüyorum. 150 derece fırında yaklaşık 15-20 dk pirişiyorum. Herkesin fırını farklı olduğu için sürekli kontrol etmekte fayda vardır. Zaten güzel kokular yayılıyor. İşte hepsi bu. Herkese afiyet olsun...
Genelde hamur mayalamak bilen için çok kolay, bilmeyen insan için ise çok zordur. Evde herkes çok beğendi ve çok pratik bir tarif. Bu yüzden ben de sizlerle paylaşmak istedim.
Bazıları ne var pastaneden alıveririz diye düşünebilir bu tür şeyleri. Ama evde yapmak gibisi yok inanın. Hem insanı rahatlatıyor o hamuru yoğurmak, ortaya güzel bir şeyler çıkması. Herkes tarafından beğenilmesi ise zaten tarif edilemez bir duygu. Üstelik çok daha sağlıklı, bence kalori değerleri de daha düşük oluyor evde yapılanların çünkü yağını ayarlayabiliyorsunuz, miktarlar sizin elinizde. Evet artık verelim tarifimizi ;
1,5 su bardağı süt
Yarım su bardağı ayçiçek yağı
2 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1.5 yemek kaşığı kuru maya
3.5 bardak un
ÜZERİ İÇİN
1 soğan
1 yemek kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı susam
1 tatlı kaşığı çörek otu
2 yemek kaşığı ayçiçek yağı
YAPILIŞI : Sütümüzü ılıtıp içine mayamızı ve şekerimizi ilave ediyoruz. Onları biraz mayalanması için bekletiyoruz. Daha sonra diğer malzemeler ile birlikte karıştıralım. Unu eleyerek koymakta her zaman fayda vardır unutmayın. Hamurumuzu güzelce karıştırıp yoğurmaya başlıyoruz. İyice yoğurmamız lazım ki her taraf mayalansın. Biraz ele yapışır tarzda yumuşak bir hamur olması lazım. Sonra ben yoğurduğum kabın üstüne bir poşet geçirip üstünüde havlu ile kapatıyorum ve yaklaşık 40-50 dk kadar bekletiyorum. Ve çok güzel mayalanmış bir hamurunuz oluyor. Sonra bizimkiler biraz daha kalın ve yumuşak sevdikleri için avuç içi kadar büyüklükte hamurlar alıyorum ve çok fazla hamur ile oynamadan hemen yuvarlak bir şekil veriyorum. İçine yağlı kağıt koyduğum tepsime diziyorum. Ortalama 5 tane sığıyor benim tepsime toplam 10 tane oluyor. Sonra üstüne hazırladığım soğanlı ve salçalı malzemeden sürüyorum. 150 derece fırında yaklaşık 15-20 dk pirişiyorum. Herkesin fırını farklı olduğu için sürekli kontrol etmekte fayda vardır. Zaten güzel kokular yayılıyor. İşte hepsi bu. Herkese afiyet olsun...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)

